MART 2016

CANGABİ İLE RÖPORTAJ  

Merhaba Sevgili BMX Severler,

Editörlüğümün ilk yazısını arkadaşlarımla kurduğumuz, bizim için çok özel olan kendi sitemizde  yapmak benim için çok gurur ve heyacan verici. Bu site benim bir hayalimdi, benden bir parçaydı.  BMX'le ilgili herşeyi anlatacak, bu sporu sevenleri yönlendirecek, yeni sporcuları keşfedecek, onları öne çıkaracak, BMX dünyasını bizim sporcularımıza anlatacak, bizi dünyaya tanıtacak, hatta Türkiye BMX tarihini oluşturacak, eski BMX emaktarlarını bir bir yeni nesle tanıtacak koca büyük bir hayaldi. Bir kere bu girişimde bulunmuştum ama başarılı olamamıştım. Tek başına yapmam çok zordu. Sağolsun sevgili arkadaşlarım beni yalnız bırakmayarak hep birlikte bu işe gönül verdiler. Sevgili Akman, sevgili Melih sağolsunlar onların sayesinde bu işi başardık ve sitemizi Türkiye'ye kazandırdık.

Ve şimdi ilk röportajımı o eski BMX sürücülerinden Cenk Bilgin arkadaşım ve dostumla yapacağız. Nerden çıktı bu Cenk? Yeni sürücüler neden onu çok sevdi? Neden resimleri yapıp Cangabi yazdılar? Ne demek bu Cangabi? Bunların hepsini soracağız.



                 EDİZ TENŞİ

  

E.T.         Öncelikle hoş geldin Cenk, dostluğumuza dayanarak samimi ve özel sorular sorabilir seni sıkıştırabilirim ona göre! Hazır mısın?

C.B.        Çok sıkışırsam tuvalete gidiyorum diyip arka kapıdan kaçarım, en az 5 yıl haber alamazsın. Önceden söyleyeyim. Ama bunca yıllık arkadaşlığımıza ve aramızdaki samimiyete dayanarak, kalıp en sıkıcı sorularına bile çok acayip cevaplar vermeye hazırım Ediz’cim. Ama sakın yaptığım bütün domates çorbaları haram zıkkım olsun dedirtecek kadar saçmalama lütfen...



E.T. Sitemizde Türkiye'de BMX tarihi bölümünde öz geçmişini yazdın ama biraz daha detaylı anlatır mısın BMX’e başlamanı? Bunu da neden soruyorum, bizim zamanımızda BMX‘e başlamak çok zordu, imkansızlıklar bizi bıktırtıyordu. Bu yeni başlayanlara örnek olsun diye soruyorum.

C.B. Bisiklete binmeye 8-9 yaşlarındayken başladım sanırım, belki de daha erkendir. Tam bir tarih veremiyorum, çok küçüktüm. Neredeyse kendimi bildim bileli bisiklete biniyorum diyebilirim. Yürümek, yemek yemek gibi doğal gelmişti. Zaten ilk bisikletime sahip olduktan sonra bisikletsiz geçen bir günümü hatırlamıyorum. Pek sosyal olmayan, içe dönük bir kişilik için çok güzel bir uğraşı. Evrenler arasındaki kapı gibi tanımlıyorum ben. Üzerine bindiğin zaman direk olarak başka bir evrene ışınlanıyorsun, dünyevi şeyler arkada kalıyor.



BMX ayrı bir hikaye, sanki bir kendini ifade etme şekli gibi. Spordan çok hayat tarzı gibi, güçlü, hem çok sağlam, hem estetik, hem de senin bir parçan. Yapılan her hareket fizik problemi gibi sanki, sana sadece nasıl yapacağını çözmek kalıyor. Hem fiziksel hem de düşünsel olarak geliştirdiğini ve her anlamda arındırdığını söyleyebilirim. Hayatımda ilk BMX’i de herhalde E.T. filminde görmüşümdür. Ne güzeldi o BMX‘ler, tabii o zamanlar bu gün olan pek çok şeyin tersine hiçbirşey yoktu. Yani benim BMX‘in gerçeğini görmem bundan seneler sonra Bisan BMX ve Cenk BMX marka bisikletlerle oldu. Yo  pardon yukarı mahallede oturan bir çocugun Motobecane MBK markalı BMX i vardı. Hatırlıyorum, onu görürdüm arada. Ailesi Fransa’da mı yaşamıştı, neydi onu tam hatırlamıyorum. Yoksa Motobecane nerdee Türkiye‘de.  Hah bir de Boğaç’la ilk tanıştığımızda onun bi American Rider marka BMX‘i vardı, ama sonra onu sürmeyi bırakıp kaykaya başlamıştı.

İlk BMX‘imi kavga dövüş aldırtmıştım bizimkilere. Sanki çok pahalıydı o zamanlar, bana Bisan’ın "amerikan göbekli“ tek parça kranklı BMX‘i yerine, daha ucuz olan üç parça kranklı bir model olan “Cenk BMX“ aldılar. Sevinmiştim ama sinir de olmuştum, çünkü o çakma kamalı kranklar hem yamuluyor hem de boşluk yapıyordu. Pinokyo‘nun krankının aynısıydı. BMX her ne kadar adımı taşısa da, ne hayal kırıklığıydı! Bak valla biraz daha detaylı dedin diye anlatıyorum, yoksa yapıyorum oluyo, biniyorum gidiyo diye kestirip atabilirim yani!



Sonra o BMX‘le bir gün ayakta wheelie yaparken Cenk BMX’in fabrikasının sahibinin beni görüp, çok hoşuna gidip bana full sponsor olacağını ben nereden bileyim? Tabii o zaman sponsor falan ne bilmiyoruz doğal olarak. Ben benim Cenk BMX‘i parçalayıp parçalayıp götürüyordum fabrikaya, adamlar yepyeni yapıp geri veriyorlar, oh ne güzel. O aralar RAD filmi de çıktı, ondan sonra zaten olay geri dönülmez bir hal aldı.

BMX‘le gezerken yaptığım en popüler ve yegane hareketler bunny hop, endo, wheelie, bisiklete ters binmekken, RAD cıktı mertlik bozuldu abi. 180 çıktı, 360 çıktı, Cherrypicker çıktı, Boomeranglar çıktı, çıktı da cıktı. Hatta abi yarışın sonuna doğru Backflip bile yapıyordu. Önümüzde yeni ufuklar açıldı tabii!. E onlar çıktı ama bizim BMX‘le bi Cherrypicker yapıyosun, alet yamuluyo, öbür taraftan ayakla tepikliyosun düzeliyo, ne harika! E adamlar önde, çatalda zıplıyo bizde ayaklık yok. Adamların rotorları var, gidonları fır fır dönüyo, bizimki 1,5 tur atıyo fren kablosu kopuyo falan filan. Bu son dediğimi yeni gençler anlamayabilir çünkü fren olayını aşmışlar...



Neyse, demek istediğim çok fena bir yokluk içinde,o zamanki şartlar içerisinde bizi bayağı aşan bir sporu yapmaya ve bunu bir hayat tarzı olarak benimsemeye çalıştık. Ben başardığımızı düşünüyorum. Şimdi sizin BMX TR olark hiçbirşey karşılığında BMX için verdiğiniz uğraşı, Türkiye’deki BMX sürücüsü sayısı ve gerçekten yetenekli, Avrupa ve Amerika kalitesinde genç sürücüler beni haklı çıkarıyor sanırım.

E.T. Şu anda nerde yaşıyorsun, neler yapıyorsun? Hayatındaki öncelikler neler ve nasıl tekrar BMX'e  başladın Cenk?

C.B  Aşağı yukarı 20 yıldır Muğla‘nın Göcek beldesinde yaşıyorum. Sessiz, sakin, orman, deniz, dağ bayır. Burada yapılabilecek en iyi işlerden birinin de deniz üzerinde çalışmak ve o sektöre hizmet vermek olduğunu düşündüğüm  için teknelerde çalışıyor ve kaptanlık yaparak hayatımı devam ettiriyorum. Oldukça bedensel çaba gerektiren bir iş. Denizde olmak bayağı bir yoruyor insanı, formda tutuyor. Ufak tefek sakatlıklar hariç hala 42 yaşında hoplaya zıplaya geziyor olmamı BMX geçmişime  ve yaptığım işe borçluyum herhalde.



Uzun zamandır BMX‘e binmiyor olsam da bisikletle aramızdaki bağ hiçbir zaman kopmadı, bulundugum yere daha uygun bir bisiklet aldım. Bir MTB hard tail, slope style yada dirt x tarzı birşey. Sanki BMX‘in büyük tekerleklisi gibi. Ona biniyordum dağda, bayırda, halen de binmekteyim. Buralar BMX‘e pek uygun değil arazi yapısı olarak, hem kimse de alay etmiyor “o ne biçim bisiklet, daha ufağını bulamadın mı“ falan diye. Hatırlarsınız zamanında, o yıllarda ne çok dalga geçerlerdi küçücük BMX’lere bindiğimiz için... 

Nasıl tekrar BMX’e başladın sorusunun cevabını sen zaten biliyorsun Ediz. BMX zaten ruhumuzda, bunu bırakamayız. Yaptığınız site olmasaydı, sen, Akman, Melih bize tekrar bir şekilde gaz vermeseydiniz aklımdan tekrar bir BMX alıp binmek geçiyordu desem yalan olur. Bende sadece bisiklet konusunda kolay gaza gelen bir insanım ve bildiğin gibi BMX‘i aldım. 

E.T Peki şunu merak ediyorum bunca yıl neredeydin? Niye içindeki bu BMX aşkını derinlere gömdün?

C.B BMX aşkını derinlere gömmek kısaca hep imkansızlıklar yüzünden oldu Ediz’cim. Toplumumuzun görmemişliği yüzünden oldu, bizim utangaçlığımız yüzünden oldu. BMX parçalarının olmaması yüzünden oldu, rampaların olmaması yüzünden oldu, destekleyenler olmaması yüzünden oldu. E hayatımıza devam edelim derken her birimiz bir yerlere dağılmak zorunda kaldık. Devam etmek için işin doğası gereği bir arada olmak, birbirimizden etkilenmek gerekiyordu. Olmadı,olamadı, küstük biraz hepimiz bence. BMX‘i bastırmak, bir kenara itmek durumunda kaldık. Hayatımızda başka önceliklere yer ver vermek durumunda kaldık. Hayat mücadelesi içinde maalesef BMX yer bulamadı uzun zaman. Hepimiz, en azından çoğumuz için biraz öyle değil mi?

E.T Türkiye'de BMX nasıl, sence nereye gidecek ve yeni gençleri nasıl görüyorsun?

C.B Çok yetenekli gençlerin var olduğunu görüyorum. İyi süren gençler var, ama belli bir disiplin ve sporcu zihniyetiyle devam edilmezse bir yerlere zor varılır düşüncesindeyim. BMX ciddi anlamda ilerleme kaydetmiş durumda. Ağır çekimde izlemesem gözümün algılayamadığı hızlarda combo hareketler yapıyor genç elemanlar. Yetişmek kelimenin tam anlamıyla hem bilek hem yürek istiyor. E şimdi imkanlar da var, skate parklar Türkiye‘nin dört bir yanında. Bisikletleri bulmak, almak daha kolay. Fiyatlar bizim zamanımıza göre daha hesaplı. Un var, şeker var, su var. Neden helva yapmıyorsunuz gençlerrrr? Milliyetçilik duygularım çok gelişmiş değildir ama umarım bizim gençlerden de bu işe dört elle sarılıp, bayrağımızı yurtdışında dalgalandıranlar çıkar. O zaman yaptığımız işten daha büyük keyif alacağım.

E.T Sen hep rampa sürdün ve dönüşünü backflip'le yaptın. Nasıl 42 yaşında uzun yıllar sürmeden döner dönmez hemen yapabildin? Çünkü uzun süre aktif sürenler bile yapamıyor.

C.B Hemen buradan sevgili kankalarım Boğaç Tanonur ve Güney Cino’ya teşekkürlerimi iletiyorum. Türkiye’nin her tarafına skate parklar yapıyorlar. Eğer Cino’nun Extreme Akademisi’ndeki sünger havuzu olmasaydı o backflip’i hayatta  yapamazdım. Bakın ne oldu? Hoop imkan meselelerine geri döndük! Sünger havuzu vardı da backflip mi atmadık yani? Hem ayrıca hiç zor değilmiş, yakında gidip biraz daha havuzda deneyip sonra da fun box ta yapacağım. Kaçarı yok artık, sırf backflip de değil, aklımda takılı kalan birkaç hareket daha var, onları da yapabilecek gücüm varken yapmadan bırakmayacağım. 



E.T Eşinin tepkisi ne oldu? Demedi mi Cenk biz neler planlıyoruz sen 42 yaşında evin salonunda 360 bunyhoop yapıyorsun, backflip yapıyorsun? Çünkü herkesin anlayabileceği bir aşk değildir bu...

C.B Sen ne diyorsun?!? Antalya’da sünger havuzunda, aa ne güzelmiş, dur ben de atlayayım çok kolay görünüyo falan demeye başladı, zor tuttum valla. Üzüm üzüme baka baka kararıyormuş, doğruymuş demek. Ne yapsın hatun, bakıyor koca hafiften manyak, normal şeylerden pek zevk almıyo, o da alıştı artık birşey demiyor BMX‘le salonda falan takılmama!



E.T Cenk'cim sen her zaman deli gibi sürerdin ve çok kabiliyetliydin. Bunun yanında inanılmaz bir cesaretin de vardı. Çoğu hareketleri Türkiye'de ilk yapan sendin. Örnek Big Ramp, 360 Air, 540 Air, Table'a ilk çıkma, X-up, One Foot... Nerden geliyor bu cesaretin, neyi düşünerek hemen çıkartıyorsun bu hareketleri?

C.B Yine öyle bir soru sordun ki ne diyeceğimi bilemiyorum. Öyle dediğin gibi extra bir cesaret yoktu bende inan. Olsaydı çok daha çılgın şeyler yapıyor olurdum. Evet o zaman 540 falan fena hareket değildi, ama öyle uçuk bir hareket de değildi. Sanki,harcadığımız zamanları düşününce yaptıklarımız daha az uçuk geliyor şimdi.

E.T Hatırlar mısın Cenk, bir gün table'den drop-in deniyorduk, baban gelmişti bize kızıyordu. Ama nasıl kızıyordu hiç aklımdan gitmiyor. Tabii ki biz inemiyoruz, korkuyoruz, rampa 3 metre. Baban da şöyle diyordu, “Cenk Cenk insene oğlum, bas pedala atla atla hadi yapamadın yarım saattir, getirme beni oraya! Hadi hadi!“ diye yakınıyordu. Sen de baba düşecem şimdi, oğlunun kafasını kırılmış, bir yerleri ezilmiş görmek mi istiyorsun diyordun. O da in şurdan deyip bizlere cesaret veriyordu. Herhalde hepimizin babaları böyleydi,  Bakırköy‘lüydü hepsi belki ondandır. Ne dersin?

C.B Evet hatırlıyorum. Standart dışı davranışlar sergilerdi, hala da öyle. Sanırım Bakırköy‘ün genel havasından. Ağaçlar falan, oksijeni boldu bizim oraların, ondandırJ

E.T Benim çok iyi bildiğim, ama insanların sorduğu bu Cangabi takma isminin nereden geldiğini açıklar mısın? Ve bundan sonra da Cangabi diye devam edelim.

C.B Bunun hikayesi çok kısa. Bakırköy’de bu günkü metro istasyonlarının oldugu yerde Motokros sahası vardı.  Sen de hatırlarsın, orada Boğaziçi Rallisi‘nin seyirci etabında, etap aralarında seyircinin ilgisi dağılmasın diye gösteri yapıyorduk. Yıl 89 falandı yanılmıyorsam. Murat Başkan, ben ve Sinan Okay vardık. Civardaki mahallelerden gelen çocuklar bana Cenk abi, Cenk abi diye tezahürat yapıyorlardı. Tabii hep bir ağızdan olduğu için Cenk abi biraz deforme olup, Sinan’ın da sayesinde Cangabi‘ye dönüştü, öyle de kaldı gibi sanki. Hikayesi budur.



E.T Sürmeye devam etmeyi düşünüyor musun? Senin yaşında süren sürücüler var. Sen kendinde bu gücü buluyor musun?

C.B Bunu hiç sormamış ol diye kesip atmayacağım Ediz’cim, cevap veriyorum...Evet sürmeye devam etmeyi düşünüyorum. Siteyi yap, gazı ver, bisiklet falan alalım, hem de en pahalılarından... Ondan sonra da yok sürmeye devam etmeyi düşünüyor musun, bak sen şunun yaptığına yaa, şu kolumda hafif bi sakatlık var bi geçsin göstericem hepinize!



E.T BMX'in dışında şu anda kaptanlık yapıyorsun. Kaptanlık yaparken de denizlerde rampalarda olduğun gibi cesaretli misin?

C.B Ooo evet cesaretliyim. Denizcilik, yelken biraz cesaret gerektiren işler ama fazla ve boş cesaret hem BMX‘ te hem de denizde çok iyi değildir. Her ikisinde de biliyor olsanız bile tekrar tekrar alıştırma ve eğitim gerekir. Yok gerçekten bir deli cesareti olsaydı zaten Backflip’i 25 sene önce atardım ya da atayım derken boynumu falan kırardım değilmi?



E.T Hayatının bir kısmının zor geçtiğini biliyorum. Bu zor dönemlerini atlatmak için neler yaptın nasıl atlattın ve hayat sana neler öğretti? Sığındığın yer bu köy oldu galiba?

C.B Hepimizin hayatlarında zor geçen dönemler olmuştur illaki maddi ya da manevi. Evet doğrudur, bu yaşadığım yer şehrin karmaşasından uzakta sessiz sakin, insanın kafasını toplayıp kendiyle daha çok baş başa kalabileceği yerlerden bir tanesi. Doğayla iç içe, deniz, güneş, orman, temiz hava. Evde bolca kedim var, insan daha başka ne isteyebilir bilmiyorum... Belki bahçede bir skatepark yada en azından bir half pipe...

E.T Zor günlerdi geride kaldı bir daha yaşanmasın. Seninle beraber buraya Türk freestyle'cılardan bayağı bir akım oldu. Kimler geldi nasıl geçiyor hayatınız burda?

C.B eee evet eski kaykaycılardan Sertaç Söker var, karşı tarafın (Bostancı-Kadıköy) eski BMX‘cilerinden Kerim Selçuk burada, hatta hemen arka komşum olur. Ve bir zamanlar hep beraber takıldığımız Türkiye‘nin en iyi rampacılarından Hakan Karka burada. İşler güçler yüzünden pek sık görüşemesek de hepimiz buradayız, sizi de bekleriz bir gün...

E.T. Benim ve ortak arkadaşlarımızın çok iyi bildiği bir yeteneğin daha var. Çok güzel domates çorbası yapıyorsun. Özellikle ben bayılıyorum. Eşim yaptığında hep Cenk bunu bir yapardı unu da kavururdu deyip hep seni anıyorum. Bu yemek yapma merakını devam ettiriyor musun? Ne zaman yapacaksın bize ve BMX severlere bu domates çorbasını?

C.B O domates çorbasını yapmayalı 25 yıl olmuştur Ediz’cim. İstersen bırakalım bir efsane olarak kalsın. Bence bu yaştan sonra o tarif bize biraz ağır gelebilirJ Ya da siteye koyarız tarifi gençler yapsınlar, bayağı doyurucu bir çorbaydı, biz de yediğimizi yakıyorduk ama...

E.T BMX TR Facebook sayfasının bir anda hiti oldun. Koyduğumuz videoların çok kişiye erişti. Herkes kim bu Cangabi demeye başladı. Bir genç arkadaşımız BMX resimleri çizip Cangabi yazıp Facebook'tan bile paylaştı. Eskiden'de beraber sürdüğümüz zamanlarda da böyleydi. Herkes Cangabi derdi. O zamanlar internet yoktu seni sadece Ataköy, Bakırköy tanıyordu. Şimdi ise Samsun'dan tut da Hatay'a kadar sürücüler seni bana soruyor. Neler söylemek istersin onlara?

C.B Evet, kendimi ufak çaplı bir internet fenomeni gibi hissettim birkaç gün... Süper bir duygu...Sürmeye devam gençler!



E.T BMXtr.com'u nasıl buluyorsun, beğeniyor musun? Bu sitenin Türk BMX severlere nasıl katkısını olacağını düşünüyorsun?

C.B Bana 42 yaşından sonra BMX aldırttırıp, Backflip attırttı, daha ne olsun Ediz’cim? 

E.T Ve röportajın sonuna geldik. Bu güzel ve samimi cevapların için teşekkür ederim. Cangabi arkadaşım ve dostun olarak çok güzel beraber çoçukluğumuz ve gençliğimiz geçti. Bu BMX için hepimiz hayatımızı verdik, yıllarımızı verdik. Senin gibi bir yeteneğin Türkiye'de olmasından gurur duyuyorum. Ve tüm Türkiye'deki BMX'cilerin benim gibi seninle sürmek için deli gibi beklediğini biliyorum. En kısa zamanda sürmek üzere sağlıcakla kal.

C.B Teşekkür ediyorum Ediz’cim. Beni onurlandırdınız, gurur duydum. Hep beraber sürüp, eski günlerdeki gibi el ele verişmek üzere diyorum o zaman!