Bisikletle tanıştığım yıllar ortaokul yıllarımdı, sanırım 13 yaşındaydım. Ailemle her yaz Silivri’deki yazlığımıza giderdik ve sadece yazları bisiklete binebilirdim. İstanbul’da yaşam mahalle arası trafiğin yoğunluğunun olduğu bir şehir olduğu için bisiklete binmeyi düşünmediğim bir yerdi.

Ortaokul başlamış ve orta ikinci sınıftaydım. O sene sınıfa yeni arkadaşlar katılmıştı, bunlardan biri Ediz, diğeri Cem’di. İkisiyle de çok iyi anlaşmaya başlamıştık. Çok kısa zamanda okuldaki en iyi arkadaşlarım olmuşlardı. Ediz ve Cem BMX’e biniyorlardı ve benimde onlarla Bmx’e binmemi istemişlerdi. Fakat bir sorun vardı, bende bisiklet yoktu. Bakırköy’ün en bilinen bisikletçisi sevgili Metin abimize beni götürdüler. Gel orda sana kiralarız bir bisiklet dediler. Metin abi bütün bisiklet hayatımız boyunca hep ‘’takım bozarak’’ bize çok yardımcı oldu (eskiler bu takım bozmayı çok iyi bilir.hahahaha) ona burdan çok teşekkür ediyorum.

O yıllar Türkiye’de değil BMX, bir çok şeyin hiç olmadığı ya da binbir zorluklarla geldiği yıllardı (80’li yıllar). BMX bisiklet hiçbir yerde kolay bulunmuyordu Metin abiye kiralamaya gittiğimizde Ediz’in altında muhteşem İtalyan bir BMX vardı. Adı zannedersem VİVİ idi, Cem’in de üzerinde markası yazmayan gayet güzel yeşil bir BMX’i vardı. Ben de onlarınki gibi bir bisiklet kiralayacağımı düşünerek gittiğim Metin abi’den ortasına demir kaynatılarak BMX görüntüsü verilmeye çalışılmış Pinokyo marka bir bisiklete binerken buldum kendimi. ‘’HÜSRANDI’’ ama bu benim şevkimi kırmamıştı. Ediz ve Cem sağolsun bana bir BMX ayarlayacaklarını söylemişlerdi ve ilk BMX’im,  annemin müthiş özverisiyle bana 35 TL vererek aldığı  Cem’in yeşil BMX’i oldu. Markasını bilemiyordum ama olsun en azından BMX idi. Biraz bakıma ihtiyacı vardı, harçlıklarımı biriktirip sürekli bir yerlerini değiştiriyordum. Sanırım bu kendi birikimlerimle kendime ait bir şeyleri değiştirdiğim ilk yıllardı. Sonrasında Ediz beni Ataköy’e götürdü. Orda Sinan, Enver, Öge, Alen, Murat ve Mutlu ile tanıştım. Grubun ileri gelenleri olarak müthiş hareketler yapıyorlardı ve altlarında muhteşem BMX’ler vardı. Her ne kadar bize o yıllarda bazı zorluklar çıkarsalar da hepsi çok güzel insanlardı ve hepsine hayatıma girdikleri için çok çok TEŞEKKÜR ediyorum.

Her gün haftasonları hep beraber sürmeye başlamıştık. Onların bir grubu vardı, adı RADDOGS’tu ve artık ben de bu grubun içindeydim. Daha sonra bu gruba Ahmet (LÖPÇÜK) katıldı. O yıllar bizim yokluklar içersinde BMX adına bir şeyler bulamadığımız yıllardı ama hep çabaladığımız hep mücadele ettiğimiz ve bununla çok mutlu olduğumuz yıllardı. Tek bir derdimiz vardı: Yerler kuru mu ve sürüyor muyuz.

Okuldan çıkar eve gelir küçük bir yemek molasından sonra evdeki çevirmeli yeşil telefon çalar, Ediz arardı. ‘’Hadi sürelim yerler kuru derdi’’. Bakırköy’den çıkar Ataköy 2. kısımdaki “Kickturn” dediğimiz yere gelir orada buluşurduk.


Kickturn Sahası

Ataköy 2. Kısım çarşısı bizim için önemli bir yerdi, herşeyimizi bu çarşıda ve etrafında yapıyorduk. O zamanlar tenis sahası diye yapılmış ama tenis fileleri olmayan bir sahada sürer hareketler çalışırdık, sonra çarşıya gelir freestyle’cinin  ana yemeği olarak adlandırdığımız yarım ekmek arası salam kaşar yerdik. O zamanlar fast  food yoktu, bu bizler için çok özeldi. Çarşıda yemeğimizi ekmek arası salam kaşarımızı yediğimiz bankta dinlenip tekar sürmeye devam ederdik. Tenis sahasında müthiş unutulmaz anılarımız vardır. Bu arada okul ve dersler berbattı, hergün sürdüğümüz için ders çalışamıyordum. Bu evde problem olmaya başlamıştı ama bir şekilde bunu aşacaktım çünkü BMX’ten vazgeçemezdim.


Tenis Kortu

Çarşıda ekmek Arası Salam-Kaşar Yediğimiz Bank

Grubumuz gittikçe genişliyordu  Cenk (Cangabi) ve Boğaç (Bozi) aramıza katılmıştı. Cenk çok kabiliyetli bir sürücü idi, Boğaç da hem BMX’e hem de kaykaya biniyordu ama sonra yolunu kaykaya çevirdi ve aramızda öyle devam etti. Sonrasında gruba Hakan (Zenci) ve Melih(Charles) katıldı. İkisi de müthiş kabiliyetlilerdi. Grubumuz bir yerden genişlerken diğer yandan da kurucu bazı isimler bir bir BMX’i bırakıyorlardı. Kemal, Alen, Mutlu ve Öge aramızdan ayrılmışlardı. Artık sürmüyorlardı. Üzücüydü onlarla sürememek.



Lise 1 benim bisiklet yüzünden sınıfta kaldığım bir yıldı (ah Ediz ve Cem sizin yüzünüzden bunlar ) ve artık daha az sürmem gerekiyordu. Birçok zaman arkadaşlarımın arasına katılamıyordum ama fırsat bulduğum an onların yanındaydım. Sanırım 1989 yılının ilkbaharıydı. Gülhane parkına 3 Fransız BMX sporcusu gelmiş ve hareket yapıyorlardı. Aman allahım ne müthiş hareketlerdi, hepsinin altında inanılmaz bisikletler vardı. Kısa sürede dost olduk ve bazı parçalarını bize satacaklarını söylediklerinde çok sevindik. Yalnız yine bir sorun vardı. Parayı nerden bulacaktık? Kendimi evde bir çok kez oturup hesap yaparken hatırlıyorum. Annemden 10 lira teyzemden 5 lira vs gibi bu şekilde para toplayıp alabileceğimiz parçaları onlardan almıştık. Gülhane parkı bize çok şeyler katmıştır. Unutulmaz ama voleyi Ediz vurmuştu. Babasının da desteğiyle (Ersan Amcamıza sevgiler BMX camiasının çok kahrını çekmiştir.) Michel’den 1300 TL’ye 87 Haro Sport marka BMX almıştı. İnanılmazdı, o bisikleti almaya onunla ve Ersan Amcayla giderken ben bile çok heyecanlanmıştım. Kimbilir Ediz ne haldeydi artık. Aramızda bir Haro Sport vardı. Sonraki süreçte şunu gördük ki bisiklet gelişim sağlamamızda çok önemliydi.

Ediz'in Michel'den Aldığı Haro Sport

Bu sırada Büyük Ada’da ve Bostancı’da sürenler,  BMX’e binenler olduğunu Gülhane parkında  gösteri sırasında tanışarak öğrendik ve ara ara oralara giderek oralarda da onlarla günlerce sürmeye başladık Gene böyle bir gündü sanırım adaya gitmiş ve dönmüştük, daha gün bitmemişti. Koca günün yorgunluğu üzerimdeyken hareket çalışılmıyormuş o gün onu öğrendim! Surfer denen bir hareket vardı onu denerken düşüp yüzümü asfalta vurmuştum ve vurmadan dolayı dişim kırılmıştı. Eve gittiğimde babam, oğlum doğru söyle dayak mı yedin dedi -)))  Sürmek bir o kadar keyifliydi ama tehlikeliydi de… Sürme yıllarımda sayısız düşüşler tehlikeler atlattım ama hiç birİ KÖTÜ ALIŞKANLIKLARA BAŞLAMAK KADAR TEHLİKELİ DEĞİLDİ. Mahallede kahve kültürünün olduğu o yıllarda iyi ki de BMX’e binmişim. Beni bir şeyin parçası yaptığı için bir çok tehlikeden korunmuştum. O yıllarda bu işe çok kızan ailem aslında belki de içten içe bunu farkederek tamamen yasaklamıyorlardı.

Gülhane Parkı O Günden Bir Fotoğraf

Aileme de desteklerinden dolayı TEŞEKKÜR ederim.

Gelelim şimdiye... Spor herzaman bir şekilde hayatımda var oldu, şimdi tenis antrönüyüm. Bir üniversitede beden eğitimi fakültesinde uzman antrenör olarak çalışıyorum. BMX sürmeyi azaltsam da başta Ediz olmak üzere arkadaşlarımız sayesinde bu işin içinde halen varım. Şu an o yıllardaki bisikletleri toplayarak koleksiyonerlik yapıyorum, belki de o yıllarda sahip olma isteği ile.

Zaman ilerledi yaşamlar değişti, hepimiz bir yerdeyiz ama sosyal medya üzerinden hala iletişim halindeyiz ve zaman zaman buluşarak o eski sürücüler bir araya geliyoruz. Hepimizin gözlerinde hala o ilk günkü şevk var. BEDENLERİMİZ YAŞLANSA DA RUHUMUZDA HALA BMX VAR.