Mutlu Köksal
1984-1985 yıllar, o zamanlar İstanbul Bakırköy’de ikamet etmekteyiz. Almanya’dan getirttiğimiz Cruiser (yani o zamanlarda bilindiği adıyla Mountain Bike) büyük teker bisikletimle mahallede dolaşıyorum. Bisiklet o zaman belki de Türkiye’de tek, görenler şok, yüksek teknoloji harikasıymış gibi bakıp duruyorlar.
Birgün mahalleler arası dolaşırken Öge’nin tel jantlı bir bisikletle dolaştığını gördüm. Benimki gibi olmasa da değişik bir bisiklete bindiği için hemen akabinde tanıştık tabii. Beraber sürmeye başlamıştık. Sonrasında Ataköy ekibiyle tanışmaya, kaynaşmaya başladık. Bu tanıştığım arkadaşlar sırasıyla İngiliz Enver, Alen, Almancı Murat, Öge, Tolga Yazıcı, Ayı Sinan ve Kemal’di. Daha sonraları tabii ki Ediz, Ahmet, Cem, Kaya ve daha adını anımsayamadığım bir sürü arkadaş.
Hep birlikte sürmeye, ilginç hareketler yapmaya başlamıştık bile… Bu hareketleri denerken başımıza ufak tefek kazalar da geliyordu tabii. Öge bir defasında ön freni hızlı sıktığı için bir çalılığa uçmuştu. Ben de kasaların üzerinden bunny hop denemeleri yaparken bisiklet altımdan kaymış acısını hala unutamadığım bir şekilde kıç üstü betona çakılmıştım. Tabii bu kazalar bizi yıldırmıyordu. Binmeye tam gaz devam ediyorduk. Bu arada Ataköy 2. Kısımda rampalar yapılmıştı. Kemal Avustralya’dan gelmişti. Enwa (Enver) zaten efsaneydi, Almancı Murat (Melek) de hep beraber güzel hareketler çıkarmaya başlamıştık. Bizler de bu dostlarımızdan hareketleri öğrenip o yıllarda çevremizde olay yaratıyorduk. Hiçbir arkadaşım benim bisikletle hareket yapamıyordu. Çünkü devasa bir cruiser bisikletti, çok ağırdı. Ben bile wheelie yaparken zorlanıyor, çile çekiyordum. Bunny hop da yaparken baya kas yapmıştım. Aradan 30 yıl geçti, kimbilir hatırlayamadığım nasıl hikayelerim vardır, başımızdan hergün farklı eğlenceli olaylar geçerdi. Ergenlik bitti gençliğe adım attık, benim keyfi ve muhabbeti seven ruhum bisikleti bu anlamda farklı amaçlarla kullanmama sebep oldu...
Sonraları bisiklet tutkusunu birçok arkadaş gibi motosiklete yönelttik ve motor hayatım başladı. Cruiser bisikletimin akibetini halen bilmiyorum. Ya atıldı, ya çalındı. Kıymetini şimdi anlıyorum. BMX TR açıldıktan sonra arkadaşlarımın hikayelerini okumaya başladım ve o yılları tekrar yaşar gibi hissettim. 7 Mayıs 2016 günü bir araya geldik. İnanılmaz keyifli bir gece yaşadık.
Burada sitede editörlük yapan sevgili kardeşim Akman (Haro) ile tanıştım. Peşimden bu yazıyı yazmam için epey koştu. Ben de en son Murat (Melek)’in hatıralarını okuyunca hemen kaleme sarıldım. Umarım genç sürücü kardeşlerimiz yaşadıkları keyifli günlerin ve bisikletlerinin kıymetini bilirler, BMX’lerinden her ne pahasına olursa olsun ayrılmazlar… BMX’le, bisikletle kalın…
Mutlu Köksal