Türkiye'de BMX'in Sesi! | Voice of BMX in Turkey!

Merhaba Bmx Severler,

Ben Mustafa-nam-ı diğer Musti Korky. 1972 Ankara doğumluyum.2 Yıl Ankara'da kaldıktan sonra 1974 yılında Almanya'ya bir gurbetçi ailesi olarak gittik. O zamanlar Almanya'ya çok göç vardı. Bizler de o akıma uyarak göç ettik ama 1976‘da tekrar Ankara'ya geri geldik. O yıllarda bisiklet bizler için çok ama çok önemliydi. Bisikletin varsa kraldın.  Ankara'da bizim kiracımızın Bonanza adında kırmızı bisikleti vardı. Herkes ona hayrandı ve bize elletmezdi. Hiç unutmuyorum çocuğun ismi Zafer’di.

Sene 1980. Tekrar Almanya'ya geri döndük. Okul, arkadaşlar derken hayat devam ediyordu ve benim bisiklet aşkım hiç bitmemişti. Zafer‘in bisikleti hep aklımdaydı.  Almanya'da oturduğumuz evin yanında kağıt fabrikası vardı. Oraya eski kataloglar dergiler ve broşürler gelirdi. Biz de çocuğuz ya, onlara bakmaya bayılırdık. O yıllarda BMX‘ler çok moda idi. Dünyadaki yeni gelişen bu akıma Almanya da uyuyordu. E.T filmi tüm dünyayı kasıp kavurmuş, herkesi BMX delisi yapmıştı. Ben de hayranlıkla bu gelişmeleri izlerken, o kağıt fabrikasında eski dergilere baktıkça, BMX‘li resimleri görüp çıldırıyordum. Neden benim de yok diye düşünürken evimizin karşısındaki hurdalıkta  bir kaç tane BMX olduğunu fark ettim ve eve yaptığım baskılar sonucunda 15 Mark‘a ( o zamanlar Alman para birimi Mark‘tı) bozuk eski Condor marka bir BMX satın aldım. Çok iyi hatırlıyorum kadro çatalı Tange markaydı çok güzeldi ama bozuk parçaları vardı. Yavaş yavaş para biriktirerek parçalarını satın alıp kendimce güzel bir BMX yarattım. Benim BMX‘ime kim binse düşüyordu. Nedenini sonraları bizim ordaki pipe‘lara gittiğimde anladım. Benim BMX‘imin frenleri tersti. Ön fren sağda arka fren soldaydı. Ben hurdalıktan aldığımda böyle olduğu için bana farklı gelmiyordu. Ben böyle alışmıştım, dediğim gibi her binen bir kere düşüyordu.



Bizim orada pipe‘ların olduğu bir skate park vardı. Oraya gidip ara ara sürüyordum. Bir sürü arkadaş edinmiştim. Herhalde benim bisikletimden o düşenler o kadar çok beddua etmişler ki bir keresinde aşırı süratle pipe‘a çıktım, havada döndüm ve olan oldu. Ön jant pipe platformuna vurdu ve ben kafa üstü yere düştüm. Pek birşey olmadı. Kafamı ellerimi tırnaklarımı parçaladım ama vazgeçmedim, devam ettim.

Kendime daha güzel bir BMX almalıydım. Bunun için de para kazanmam lazımdı. Ben de bit pazarlarını temizleyerek, lunaparklarda biletçilik yaparak para biriktirdim ve 1985 yılında biriktirdiğim paralarla sarı renk GT Pro Performer aldım. Bu Gt Pro Performer benim gelişimimde çok büyük rol oynadı. Her hareketi rahatlıkla yapabiliyordum.





BMX aşkı bitmiyordu. 1985 yılında ikinci el bir 1983 Mongoose Pro Class daha aldım. 3 adet BMX‘im olmuştu. O zamanlar için bu çok lüks bir olaydı ama biriktirmeyi seviyordum. Belkide bu koleksiyon ve biriktirme huylarımın temeli oradan geliyordu.

Her gurbetçi Türk ailesinde olduğu gibi bizler de her yaz Türkiye'ye geliyorduk. 1986 yılında Ankara'ya BMX‘imi getirmiştik. Ben o yaz Seval Caddesinin akrobatı olmuştum. Bütün mahalle cadde beni izler, yaptığım hareketleri alkışlardı. Bazen de haydi Mustafa bisikletini çıkar biraz show yap derlerdi.



O yıllar çok ilgi çekmişim ki 1986 yılında Almanya’da BMX‘imi çaldılar. Hiç unutmuyorum Çernobil atom reaktörünün patladığı haftaydı. Çalan insanı da tanıyordum. 1 km ilerde oturan bir Türktü. Çok araştırdım buldum ama şase seri numaralarını silmişlerdi. İspatlayamadım. Polislik oldum ama sonuç çıkmadı. 26 yıl sonra BMX‘imin izini Sakarya'da buldum ve gidip geri aldım ve adama da sana hakkımı helal etmiyorum dedim.

BMX benim herşeyimdi. Çok maceralarım oldu. Hatta 18 yaşında kendime ait 2 arabam vardı, biri BMX'le yolculuk yapmak içindi. 25 yaşına kadar her gün BMX‘e bindim. Hiç Türk BMX‘çi tanıdığım yoktu. Beni Dortmund‘lu Türkler BMX Musti diye tanırlardı.

Şu anda yaşım 45. Çok güzel BMX‘lerim var ve hala hareketleri süper yapabiliyorum. Bu camianın içinde olmaktan, BMX'e binmekten ve BMX‘leri toplamaktan çok ama çok keyif alıyorum.



Sevgiler

Musti Korky