1982 Mersin doğumluyum. BMX bisiklet ile tanışmam yılın sonlarında Mersin’de gezilecek yer konumu yok denilecek kadar azken ATATÜRK parkı içerisine derme çatma tahtalardan kurdukları ufak bir rampayla atlamaya çalışan sayısı 3’ü geçmeyen sürücülerden benden bir kaç yaş büyük, bu işe çoktan gönül vermiş ve halen bisiklet sürdüğümüz dostum Volkan KARACAN ile tanışmamla başladı.
O zaman Cupaş BMX bisikletler vardı, biz de çok uzaktık Amerikan versiyon BMX modellere. Zaten maddi anlamda da çok zordu. Maşa (çatalları) sanayide deldirip içerilerine 17-18 diş açtırıp peg (basamak) taktırır, o şekilde sektirirdik. İyi, sağlam kadroları nikelaj yaptırır, Mobylette motor direksyonlarından resimlere bakıp model çıkartıp açılarını kaçırmaksızın keser kaynatır flat direksyonları yapardık. Hiç unutamadığım, Fir marka 36 delik jantları delerek, 72 tel jant 48 göbekleri 96 tel yapmışılığı vardır Volkan dostumun. MTB delikli klip milleri çıktığında boğaz vidası yerine takarak fren kablosunu geçirip 360 derece dönmesini sağladığımız olmuştur. Bunların çoğu Antep BMX’çileri ile Mersin BMX’çileri arasında ticarete bile dönüşmüştür.
O zaman şu an soyadlarını hatırlamadığım Cellat Mustafa, Alper, Sadık, Aydın, halen görüştüğüm Serdar İNCENACAR (adamım) arasında, Mersin, Adana, Antep hattında çok gidip geldik. Onların Bunny Hop yapamayana “Egeam uçmayı bilin konmayi bilmiyin” deyişlerini halen kulanırım J. Sabahları işe giderken kaldırımlara atlaya zıplaya gelişti yükseklere atlamam. Ben Streeti, Freestyle’ı yani daha çok çok uçmayı kaçmayı seviyordum. Halen de öyle. Bisikletleri 3-5 birikimle almaya çalıştığımız yıllardı. Çocuk ruhuyla büyüklerin cesaret edemeyeceği kadar büyük hareketlerdi yaptıklarımız belki de.
Kaset seyredilen yılların en ünlü BMX bisiklet filmi 86 yapımı idi sanırsam, adını hatırlamıyorum bile ama onu seyredip anlamsızca defalarca denerdim. Ama bana çok katkısı olmuştur.Adana İncirlik bize hayal olan herşeyin kaynağı idi. Yıllar geçtikçe, öğrendikçe, çevre geliştikçe , bisikletlerimiz de gelişti tabii. Hatta en güzelleri diyebilirim.
Cep telefonunun olmadığı yıllardı. Ev telefonuna bakan olmazsa, ulaşılamaz isek çarşının bir yerlerinde, birilerinin ve birşeylerin üstünden atlamaya çalışıyoruz demekti. Tekerlerin alnıyla dikiz aynası kapatmak, belki de çoğu zaman trafikte sıkıştıranların aynasını kırmakla geçirdiğimiz, koskocaman Cumhuriyet alanlarında Vali Konağı önüne kaldırıma sprey boyayla BMX yazacak kadar deliydik. Şablonlar çıkarıp T-shirtlerime püskürterek altında BMX yazılı gülen adam tasarladığımı hatırlıyorumJ Esnaf çocuğu olup da BMX’e binmek açıkçası çok zordu. Ya iş, ya BMX ya da kapı denilen, birsürü A4 sayfaya bile sığdıramayacağın koskoca ucundan azıcık tatlı hatıralar...
Hayatımın en güzel yıllarını eğlenerek ve severek yaşadım. Ben ve o dostların çoğu şu an görüşmesek de, bisiklet hayatımdan hiç çıkmadı. Şu an sevdiğim şeyi iş olarak yapıyorum. Severek yıllanıyorum...
Şimdi gençlere bakıyorum, adını bile söyleyemediğim hareketler ve bisikletlerden bahsediyorlar. Ama varken yokluğu yaşıyabilen de çok. Ama şunu biliyorum, yokken daha zevkliydi bu iş.
Tüm eski ve yeni BMX dostlarına sevgiler. Saygılar...
Metin Yıldız-Deli Metin lakaplı dinozor :)