Ahmet Uştuk

Bakırköy’de oturuyordum. Arkadaşlarımın birçoğu boş zamanlarında futbol ve basketbolla ilgilenirken benim favorim bisiklete binmekti. Abimden kalan Pinokyo marka bisiklete biniyordum. O sıralar bisiklete normal olarak binmek bana yavan gelmeye başlamış ve bisikletin önünü kaldırmayı öğrenmiştim ama bisiklet kalitesiz olduğu için sık sık çatalı kırılıyordu. Bir gün ilkokul arkadaşım bana Rad diye bir filmden söz etti, muhtemelen yıl 1986 ya da 1987’ydi ve onlara giderek videoda Rad’ı seyrettim. Bir anda o güne kadar yaşadığım hayatla ilgili bütün değerlerim alt üst olmuştu ve beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Filmi seyrettiğim ilk andan itibaren rüyalarımı süsleyen ve hayalini kurup sahip olmak istediğim tek şey artık bir BMX’ti. Sonra başka arkadaşlarım Ataköy’de BMX kullanan, Rad’da seyrettiğimiz hareketleri yapabilen ve wheelie yaparak dakikalarca gidebilen sürücüler olduğunu söylediler. Ataköy’e giderek 2. Kısım çarşısının orada onları gördük ve hayretler içinde kaldık. Bu sırada Ataköy’de yeni arkadaşlar edindim ve 2. Kısım çarşının oradaki yokuşta bütün gün wheelie çalışmaya başladım. Artık bir BMX şart olmuştu ve babama aldırmak için uzun süreli baskım başlamıştı. En sonunda kırmızı beyaz ilk BMX’im olan Beldesan marka BMX’i babam aldı. Dünyalar benim olmuştu, sabahtan akşama kadar biniyordum.


Bu sıralarda arkadaşlarım Oğuz, Cem ve Ediz de BMX’le ilgileniyordu. Bütün gün okulda tahtaya GT, Dyno, Haro, Redline gibi şeyler yazıyor, sıralara kazıyor, öğretmenlerden devamlı azar işitiyorduk. Sınıfta o günkü nöbetçi öğrenciyi belirtmek için normalde tahtaya kısaca NÖ yazılır ve altına nöbetçi öğrencinin ismi eklenirdi. Ben ise onu GT olarak yazar, hatta GT logosunda olduğu gibi kenarına kanatlar çizerdim. Din bilgisi hocamız ise bunu her gördüğünde “GT de ne demek oluyor, bunun ortasına Ö harfi koyarsanız küfür oluyor bu” diye tepki verirdi. Ama ben GT görevli talebenin kısaltılmışı diyerek her seferinde hocayı sakinleştirirdim, Ediz ve diğer arkadaşlarım da bana destek çıkarak hocadan şiddet görmemi engellerlerdi. Görevli talebenin kısaltılmışı olan GT’nin altına BMX’e aşık olan herkes ismini yazdırmak için can atıyordu.


Tek konumuz BMX’ti. Ancak henüz yurtdışından gelen Murat, Enver ve Kemal’le tam olarak diyaloğa geçememiştik, daha iyi oldukları için mesafeli davranıyorlardı. Ama biz de kendimizi geliştirerek hareketler yapmaya başladık ve böylece onlar tarafından da kabul görmeye başladık. Bu sırada Alen, Mutlu, Öge ve Sinan’la da tanıştık. Daha sonra Kemal’den Free Agent marka kromaj kadro, çatal ve bazı parçalar alarak, Beldesan’dan söktüğüm parçalarla birleştirerek ilk profesyonel BMX’imi topladım ve bir anda yaptığım hareketler ilerledi. 1988 yılında lise 1’e başladığım sırada ise Cenk sınıf arkadaşımdı, onun da toplama bir bisikleti vardı ve o da bizimle aynı seviyeye yakın hareketler yapıyordu. O sıralar kaykaya binen Boğaç’la da Cenk vasıtasıyla tanıştım. Kısa sürede çok çalışarak kendimizi geliştirdik ve eskilerle yeniler kaynaştı, Zenci Hakan ve Melih’in de katılmasıyla Rad Dogs grubunun ölümsüz kadrosu oluştu. Beldesan fabrikasının Fransa’dan şov yapmaları için 1988 yılında getirdiği üç sürücüyü seyretmeye Gülhane parkına gittik ve onlarla tanıştık, hayatımızda ilk kez rampa görüyorduk çok heyecanlıydık. Onlar bize sıcak davrandılar ve arkadaş olduk, onlardan yeni hareketler öğrendik. Ayrıca orada Büyükada’dan ve karşıdan yani Bostancı tarafından gelen arkadaşlarla tanışıp kaynaştık ve görüşmeye başladık. Fransızlar ülkelerine dönünce de rampaları Ataköy’e getirdik ve birkaç yeri dolaştırdıktan sonra antrenman sahamız olan tenis sahasına koyduk. Ben de o sıralar mavi siyah renkli Haro FST bisikletimi almıştım. İnanılmaz iyi bir bisikletti ve sanki vücudumun bir parçası gibi bütünleşmiştim, bir anda beni çok ilerletmişti ve birçok yeni hareket daha yapmaya başlamıştım. Özellikle flatland yapmayı seviyordum ve kendimi bu yönde geliştiriyordum.



Bir süre daha bindikten sonra BMX’e uzun süre ara verdim. Ancak 2013’de arkadaşlarım tekrar bineceğimizi söyleyince kendime bir BMX aldım. Şimdi eski Rad Dogs üyesi arkadaşlarım, Bostancı ve Büyükada’dan olan arkadaşlarımla tekrar Rad Dogs ve BMX ruhunu canlandırmak için el ele verdik, sosyal medyadaki grubumuzda bütün gün sohbet ediyor, dışarıda toplantı yapıyor ve kendimizi 1990’larda olduğu gibi 25 yaş daha genç hissediyoruz. Bu sırada bisikleti olmayanlar bisiklet topluyorlar ve havaların ısınmasıyla tam gaz BMX sürmeye devam edeceğiz.