Bisiklet ile ilk tanışmam, Berlin’de hafta sonları babamın, ablam, abim ve beni de peşine takarak ‘’ The wall ‘’ civarlarında dolaşmalarımız ile olmuştu. Türkiye’de ilk gençlik yıllarımda , orta okulu bitirdiğim sene hediye olarak bir BMX istediğimi hatırlıyorum. Bu, Metin Abi’den alınan bir Bisan ve beyaz bir bisikletti.
Kendi çapımda, bu BMX ile tek teker filan yapmaya çalışırdım. Abimin ise BMX gibi bir hevesi o zamanlar hiç yoktu. Sanırım lisenin ilk yıllarıydı ve bir yaz tatiliydi. Atrium’un ( bilenler bilir, Ataköy 9. Kısım’da bir AVM ) önünde, sonradan iyi arkadaşlar olacağımız Cangabi ve Melih (Kaygan) muhteşem görünen bisikletleriyle bir gösteri yapıyorlardı. Ve biz abimle büyülenmiştik.
Sonrasında nasıl olduğunu kendimizin de anlamadığımız bir hız ile Ataköy’de BMX süren grup ile sürmeye başladık. Piyasadaki tüm eder parçaları ve kadroları topluyorduk ve kısa sürede çok güzel bisikletlerimiz olmuştu. Melih’in o büyülendiğimiz ‘’ GT PROFREESTYLE ‘’ BMX ‘i artık bizdeydi.
Abim Ufuk Biler
Kendi adıma, flatland ‘de kısa sürede iyi bir yolda aldığımı söyleyebilirim. Abim ise işin ticaretinde becerikliydi. Bu sıralar muhteşem günler geçirdik ve muhteşem dostluklar kazandık. Sonrasında , eğitim ve iş hayatı derken ne yazık ki sürmeyi bıraktık. Ancak kazandığımız o muhteşem dostluklar şimdi bile hala sürüyor. Genç sürücülere şunu söylemek istiyorum ; ‘’ Hayallerinizin sonuna kadar peşinden gidin. Ve mutlaka bir gün hayallerinizin size neler kattığını daha iyi anlayacaksınız...Gerçekleşmeseler bile”...
Solda abim Ufuk Biler, sağda ben...